Close Menu
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    Ayşe OlgunAyşe Olgun
    • Babıali
      • Portre
      • Babiali Röportaj
    • Kitap
      • Okuma Notları
      • Dergiler
    • Röportaj
      • Yazar/Şair
      • Müzik-Sinema
      • Resim-Sergi
      • Diğer
    • Yazılar
      • Portre
      • Gezi
      • Sergi
      • Kafama Göre
    • Hakkımda
    • İletişim
    Ayşe OlgunAyşe Olgun

    Cahit bey hep genç kaldı ben yaşlandım

    Mart 1, 2019
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Nişan ve düğünleri aynı gün yapılan ve ilk kez yüzük takılırken birbirlerini gördüklerini söyleyen Berat Zarifoğlu eşi Cahit Zarifoğlu’nu ‘yavaş yavaş daha çok’ sevmiş. Zarifoğlu, “Aramızda 16 yaş farkı vardı Cahit bey bana takılır ve derdi ki ‘ben yaşlanacağım sen hep genç kalacaksın’. Ama öyle olmadı Cahit hep gençlerin abisi olarak kaldı ben ise teyzeleri oldum, anneanne oldum” diyor.

    Cahit Zarifoğlu
    Cahit Zarifoğlu ve eşi Berat Zarifoğlu bir bayram günü çekilmiş bu kareyi.

    Elimdeki fotoğrafta yan yana bir kadın ve erkek duruyor. Yarı mahcup ellerini önde kavuşturmuş dikkatle objektife bakıyorlar. Sanki biri “evet sıra sizde” demiş de yan yana durup bu fotoğrafı çektirmişler. Cahit Zarifoğlu ve eşi Berat hanımın aynı karede oldukları nadir fotoğraflardan biri olan ve ‘evet bir ramazan bayramı günüydü’ diye başlayan bu fotoğrafın hikayesini dinlemek için geçen hafta Berat Zarifoğlu’yla buluştuk. On bir yıl süren evliliiklerinin hikayesini de dinledik. Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman gülümseyerek…

    BİR BAYRAM GÜNÜ ÇEKİLDİK

    Ama önce o fotoğrafın hikayesinden başlayalım:
    “Babam, Cahit Bey’in hocasıydı. Birbirlerini çok severlerdi. İstanbul’a geldikten sonra biz her cumartesi babamların Beylerbeyi’ndeki evlerine giderdik. Evin kocaman bir terası vardı. Çok güzel manzarası olduğu için Cahit Bey o terasta vakit geçirmeyi severdi. Çocuklar da koşup oynardı. Daha en küçük kızımız Arife doğmamıştı. Üç çocuğumuzu alıp babamlara bayram ziyaretine gitmiştik. Ev kalabalıktı, akrabalarımız vardı. Bayram ziyaretinin hatırası olarak terasa çıktık ve hep birlikte fotoğraflar çekildik. Cahit beyle
    çekildiğimiz tek kare ise bu fotoğraf oldu. Bir Ramazan bayramı günü hatırasıdır benim için.”

    YÜZÜK TAKILIRKEN GÖRDÜK BİRBİRİMİZİ

    Cahit Zarifoğlu’nun aynı zamanda iyi bir fotoğrafçı olduğunu ve evde çocukların sık sık fotoğrafını çektiğini anlatan Berat Zarifoğlu, “Ama düğünümüzden tek bir kare bile yok. Cahit beyler, beni istemeye geldiklerinde yanına fotoğraf makinasını da almış ve kız kardeşine düğün fotoğraflarını çekmesi için tembihte bulunmuş ama orada kalabalıkta birbirleriyle tekrar görüşemedikleri için kardeşi çekememiş”diyor.

    Konu düğün gününe gelince pek çok aşk şiirine imza atan Cahit Zarifoğlu’yla nasıl evlendiklerini merak ediyoruz doğal olarak. “Bizimki aşk evliliği değildi. Birbirimizi bile yüzüklerimiz takılırken gördük” diyen Berat Zarifoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Evlendikten sonra altı ay kendisine ‘siz’ diye hitap ettim yüzüne utancımdan bakamazdım. Yavaş yavaş tanıdık birbirimizi. Cahit bey, benim hem hocam oldu hem kocam. Bana çok şey öğretti. Balayımızı evliliğimizin son yılları yaşadık diyebilirim.”

    O HEP GENÇ KALDI

    Evlendiklerinde kendisinin 19 Cahit Zarifoğlu’nun ise 35 yaşında olduğunu söyleyen Berat Zarifoğlu, “Cahit bey bana takılırdı ‘ben yaşlanacağım sen hep genç kalacaksın’ diye. Ama öyle olmadı, genç yaşta aramızdan ayrıldı. Bugün gençler geliyor diyorlar ki Berat teyze bize Cahit abiyi anlat. Cahit, gençlerin hep abisi kaldı ama ben yaşlandım, gençlerin teyzesi, torunlarımın anneannesi oldum”diyor.

    Cahit Zarifoğlu’nun Van’daki nikahına Necip Fazıl da gelmiş ve nikah şahidi olmuş. Bu fotoğraf da o günün anısına çekilmiş.

    Nikah şahidimiz Necip Fazıl’dı

    Tavsiye üzerine evlenen ve ‘hep kusurları örten, öğreten biriydi’ diye Cahit Zarifoğlu’nu anan Berat Zarifoğlu evlilik hikayelerini ise şu cümlelerle paylaşıyor: “Babamlarla Rasim Özdenören, Akif İnan sık sık görüşürmüş. Babam Ankara’ya gittiğinde onlarda kalırmış. Cahit bey de askerden döndükten sonra babamın bu sohbet halkasına dahil olmuş. Rasim beyler Van’a gelirlerdi ve o zamandan Rasim bey ve eşiyle tanışırdık. Babama Cahit beyle beni evlendirmek istediklerini Rasim Özdenören söylemiş. Babam da o zaman yine Van’a ziyarete gelen Necip Fazıl Kısakürek’e Cahit beyi sormuş, ‘nasıl bir adamdır?’ diye. Necip Fazıl, “Eğer kızınızı verirseniz ben de düğün şahidi olurum” deyip Cahit beye kefil olduğunu söylemiş. Gerçekten de Necip Fazıl Van’a geldi, nikah şahidimiz oldu. Nişan, düğün hepsi bir günde oldu. Sabah nişan yapıldı yüzüklerimiz takıldı akşama düğünümüz oldu biz de birbirimizi ilk kez yüzüklerimiz takılırken gördük. O kadar insan istemeye gelmiş beğenmedim demek zaten mümkün değildi. Ama birbirimizi de ilk görüşte beğendik diyebilirim.”

    Hem hocam hem kocam oldu

    Düğünden sonra otomobille Maraş’a giden genç çift, dört gün burada kaldıktan sonra Cahit Zarifoğlu’nun Ankara’daki evine gider. O yıllarda Cahit Zarifoğlu TRT’de çalışmaktadır. Eşini, “Çok yakışıklı, çok güzel konuşan bir beyefendiydi benim gözümde” diye tarif eden Berat Zarifoğlu, “Evlendiğimiz ilk altı ayı yüzüne bile bakmaya utanıyordum. İlk başlarda o mu benim misafirim ben mi onun misafiriyim anlayamadık. Cahit bey uzun yıllar bekar yaşadığı için çok güzel yemekler yapardı ben ise evliliğimizin ilk yıllarında yemek yapmayı bilmiyordum. Kuru fasulye tarifini ilk bana Cahit bey vermiştir. Pek çok şeyi ilk Cahit beyden öğrendim. Bana emek verdi, beni eğitti, öğretti hem hocam hem kocam oldu” sözleriyle o günleri anlatıyor.

    Cahit Zarifoğlu ve çocukları.

    ‘Bana şiir yazmadın’ sitemi

    “Ey Berat hanım dersen ki
    ‘Bu ne zalim adam
    Halimi bilmez halden anlamaz
    Küçük bir şeyi mesele yapar
    -Ne büyük yalan-
    Doğrusu var hakkın
    N’etsem n’apsam
    Kollarını bilezik
    Boynunu kordon
    Ayağına hal hal donatsam
    Yine hakkın kalır” (Cahit Zarifoğlu)

    Berat hanım şiirin hikayesini anlatıyor: “Cahit bey evde hep daktilo başında, sürekli yazı yazardı. Ben de bir gün biraz da sitem ederek dedim ki, ‘ o kadar şiirin var, devamlı daktilo başındasın, bana bir şiir yazmadın’. Hemen kağıt kalem istedi bana şiir yazacakmış. Birden utandım, mahcup oldum hem ben söyledikten sonra yazmasının ne kıymeti var diye içimden geçirdim, kağıt kalem getirmeyi kabul etmedim. Ama o çok ısrar etti ve kağıdı kalemi alıp başladı şiir yazmaya. ‘bir anda ne yazacaksın, şiir öyle yazılır mı? falan diye itiraz etsem de ‘şair adamım, ilham beklememe gerek yok, hemen yazacağım’ diyor ve hala sitemime gülüyordu. Şiirini tamamlayıp uzattı kağıdı ‘bu şiir senin’ dedi. Ama kabul etmedim. Öyle ben söyledikten sonra adıma yazılan şiirin kıymeti mi olur? diye düşündüm. Hala da öyle düşünürüm o yüzden çok kıymetli bulmam o şiiri. Şair arkadaşları çok güzel bir şiir deseler de benim fikrim hala aynı.”

    Berat, filmler, resimler birer hayaldir

    Berat Zarifoğlu, “Cahit beyin iyi bir okuru oldum. Onun neye kızıp neye üzüldüğünü en iyi yazılarını okuyunca anlardım. Sözlü olarak çok fazla ifade etmezdi ama yazılarında duygularını daha açık ifade ederdi. Yazılarını okumayı o yüzden çok severdim. Bir gün kendisine bir kartpostal göstermiştim. Kartpostalda bir çift deniz kenarına oturmuş karşıda güneş batıyordu. ‘Ne kadar mutlular değil mi?’ diyerek elimdeki kartpostalı eşime gösterdim. Gülümsedi ve bu fotoğrafın kurgu olduğunu anlattı. Sonra da bana mutluluğun ne olduğunu tarif eden o meşhur mektubu yazmış. Notları arasında sonra gördük. ‘An içindeki mutluluğu’ o yazısında çok güzel tarif etmiş bana ” diye anlatan Berat Zarifoğlu’yla o kısa mektubu okuyoruz birlikte:

    “Berat’e
    Bana soruyorsun şu resimdekiler kim, diye.
    Emin ol kim olduklarını çıkaramadım. Görünüşe bakılırsa mutlular. Fakat insanlara tavsiyem şudur ki, nasıl “zenginin parası, parasızın çenesini yorarsa”, başkalarının mutlu görünümü, insanı kendi mutlu olma imkanını, kabiliyetini görmekten alıkoymamalı. Filmler, resimler birer hayaldir. Başka insanların dış görünümleri de bizi aldatmasın. İnsan kendi mutlu olma imkanını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir.Ve önemli olan yaşanılan “an”dır. Onu ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir. Yoksa deniz kenarında fotoğrafçılar tarafından düzenlenmiş bir mutluluk tablosu sahtedir ve bazı saf kimselerin duygularını istismar etmekten başka bir şey ifade etmez.
    Acaba anlatabiliyor muyum?
    Cahit”

    Kitaplarını bana da imzalardı

    On bir yıllık evliliklerinde dört çocukları olan Zarifoğlu çifti ilk çocukları doğduktan sonra Ankara’dan İstanbul’a taşınmış. “İstanbul’da yedi ev değiştirdik.Kimi evimiz büyük oldu kimi evimiz küçük. En çok büyük evden küçük eve taşınırken sıkıntı yaşadık. Cahit beyin çok büyük bir kütüphanesi vardı. Ama evler küçük olunca kitapları da azaltmak zorunda kaldık. Hatta Cahit bey ‘Bu kitapları hedefim tek iki kitaba indirmek biri Kuran diğeri ise ilmihal olacak’ derdi. Bugün ondan geriye arkadaşlarının imzalı kitaplarıyla kendisinin ev halkına imzaladığı kitaplar kaldı” diyen Berat Zarifoğlu, kendisine de eşinin kitap imzaladığını anlatıyor: “Bana Savaş Ritimleri kitabını imzalamıştı. Çok hoşuma gitmişti. Diğer arkadaşlarıma soruyordum size de eşiniz kitabını imzalıyor mu diye. Yok diyorlardı o zaman Cahit beyin zerafeti daha hoşuma gitmeye başladı.”

    Cahit Zarifoğlu’nun cenaze namazı.

    Her akşam işten gelince daktilosunun başına oturan Cahit Zarifoğlu çocukların gürültüsüne aldırmadan yazı yazarmış. Zarifoğlu şunları söylüyor: “Ama hafta sonlarını bize ayırırdı. Her cumartesi babamlara giderdik. Cahit beyle babam sohbet eder çocuklar oynardı. Pazar günleri ise hava yağmurlu bile olsa mutlaka otomobile binip ailece pikniğe giderdik. Çiçek ekmeği çok severdi. Evde köfte yapar çiçek ekmeğin içine koyardım termosta ise çay olurdu. Çocukları alır deniz kenarına giderdik. Çok güzel günlerimiz geçti.”

    Cahit’in cenaze namazını babam kıldırdı

    Hastalığı çok çabuk ilerleyen Cahit Zarifoğlu on gün hastanede yattıktan sonra vefat ettiğini söyleyen Berat Zarifoğlu, “Cenazesi çok kalabalıktı ve çok farklı gruplar, cemaatler bu cenazede buluşmuştu. Öyle ki Cahit beyin cenazesinde karşılaşanlar şaşırıp, ‘sen nereden tanıyorsun?’ diye birbirlerine soruyorlarmış. Cenaze namazını babam kıldırdı ve çok ağladı. Ben ise Cahit beyden sonra büyük bir boşluğa düştüm. Sadece eşimi değil her derdimize çözüm üreten, bizi saran sarmalayan koruyan birini kaybetmiştim. Cahit beyin çok iyi dostları vardı sağolsunlar bizi hiç yalnız bırakmadılar. Ali Haydar Haksal, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Mustafa Ruhi Şirin vefalı dostları olarak bize hep destek oldular. Şaban Abak her zaman arar bir isteğiniz var mı diye. Allah hepsinden razı olsun” diyor.

    Ayşe Olgun
    • Website

    Erzurum’da doğdu. İlkokulda resimle, lise yıllarında yazıyla, üniversitede şiirle kendini anlattı ve bol bol gezip, fotoğraf çekti. İlkokulda dedektif, ortaokulda yazar, lisede dünyayı gezmeyi hayal etti. 1996 yılından bu yana gazetecilik yapıyor: yazıyor, çiziyor, araştırıyor, geziyor. Kültür Sanat yazılarıyla 2014 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Kültür Sanat Basın Ödülü'nü, 2018 yılında ise yaptığı röportajlarla ESKADER Kültür Sanat Ödülleri'nde Yılın Basın Ödülü'nü aldı.

    Related Posts

    Sultan II. Abdülhamid’in entelektüel bakışını yansıtan bir kütüphane

    Ağustos 19, 2024

    Süleymaniye’de doğduğum konakta kültür sanat camiası buluşurdu

    Haziran 23, 2024
    manşet

    Necip Fazıl İslami gençliğe cesaret verdi

    Mart 21, 2024
    Add A Comment
    Leave A Reply Cancel Reply

    İlginizi Çekebilir!
    Batı’dan görülen İstanbul hikayesi bir başka
    Şubat 10, 2025
    Bir Edebi Muhit Olarak Kızlarağası Medresesi
    Aralık 25, 2024
    Akıl hastanesinde beş yıl
    Aralık 23, 2024
    7 Güzel Adam’ı çocukları anlatıyor
    Aralık 23, 2024
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest
    • Hakkımda
    • İletişim
    • Gizlilik Politikası
    © 2025 Ayşe Olgun

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.