“Üsküdar Asya’dır Çin’e kadar” der Ömer Erdem bir şiirindi. Eminönü ya da Beşiktaş’tan vapurla karşı kıyıya geçerken ayağını Üsküdar’ın kara sularına atan herkesin hislerini bulduğu bir mısradır bence. Asya’nın İstanbul’a sokulan yüzüdür çünkü Üsküdar. Bir anlamda İstanbul’un yoğunluğunu, telaşesini karşı kıyıda bıraktığını iliklerine kadar hissedersin Üsküdar sokaklarında. Geçmişe açılan sokakları son yıllarda kültür sanata da ev sahipliği yapıyor. Birbirini ardına açılan kültürel mekanlar Üsküdar’ın çehresini de yavaş yavaş değiştiriyor. Üsküdar’da Osmanlı döneminde Sibyan Mektebi’ne ait olan ve restorasyon gördükten sonra Mihriman Camii arkasındaki sokakta kapılarını açan Meva Kafe/ Mihrimah Sultan Gençlik, Yedi İklim Kütüphanesi ise edebiyat dünyasının ustalarıyla gençleri buluşturan yeni adreslerden birisi. Oysa hikayesi çok eskilere uzanıyor. 50 binden fazla kitap, edebiyat dergisi arşiviyle önemli bir kültür durağı olan mekan kapılarını özellikle üniversite gençlerine açıyor. Mekanın yeniden hayat bulmasında büyük emeği bulunan iki isim var: İbrahim Usul ve Müstakim Haksal. 35 yıl kadar önce dönemin ünlü edebiyat adamlarının kurduğu Yedi İklim dergisine de ev sahipliği yapan mekanın dünden bugüne uzanan hikayesini Müstakim Haksal anlattı. Mekandaki aile yadigarı el yazması eserlerin de olduğu kütüphanenin Üsküdar’daki son durağında Haksal ile bir sabah vakti buluştuk.
ABİMİN EVİNDE KURULAN DERGİ
Her şey aslında 35 yılı aşkındır Türk edebiyatının nabzını tutan Yedi İklim Dergisi’nin kurucularından olan aynı zamanda Ali Haydar Haksal’ın, ağabey ve kardeşleriyle ailenin önemli el yazma kitapların da bulunduğu kütüphanesine yer bulmak için çıktığı yolculukla başlıyor. 1987 yılında Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan’ın sık sık abisi Ali Haydar Haksal’ın evinde biraya geldiklerini belirten Müstakim Haksal şunları anlatıyor: “Mavera dergisini çıkaran bu ekip İstanbul’a her geldiklerinde abimin evinde buluşurdu. Mavera dergisinin de son dönemleriydi. Bu buluşmalarda yeni bir dergi çıkarma fikri gündeme gelince Cahit Zarifoğlu, ‘Siz dergiyi çıkarın ben de şiirlerimle destek olacağım’ demişti ve derginin üçüncü sayısına da Sultanım şiirini vermişti. Zarifoğlu’nun hastalık dönemiydi. Zarifoğlu’nun yanına çok sık gidip geldiğimiz, acılarına ortak olduğumuz dönemdi. İşte böyle bir ortamda Osman Bayraktar, abim Ali Haydar Haksal, Alim Kahraman, Mustafa Çelik bir araya gelerek Yedi İklim dergisini kurdular. Derginin ilk adresi Cağaloğlu’nda Piyer Loti caddesi Marmara Grafik idi. Bizim Kadıköy Hasanpaşa, daha sonra Halit Ağa caddesinde iş yerlerimiz vardı ve Cağaloğlu’ndan daha sonra dergiyi iş yerimizin olduğu adrese taşıdık. Böylece derginin idari adresi iş yerimiz oldu. İşyerimizi Maltepe’ye taşıyınca da bu defa derginin adresi de değişti. Ancak bu dönemde abimin sağlık sorunları baş gösterdi ve dükkanı kapatmaya karar verdik. Bu defa hem dergiye yeni bir adres bulmak hem de biz beş kardeşe hem babamızdan kalan hem de esnaflıktan kazanıp kitaplara yatırdığımız dev bir kütüphanemize yer bulmamız gerekiyordu. Arayış içinde Üsküdar’da Ahmediye Mahallesi’nde bir yer bulduk. Kitapları da derginin adresini de buraya taşıdık. Uzun süredir kitapları özellikle gençlerin istifadesine sunmak istiyorduk. Kültür Bakanlığının, Üsküdar Belediyesi ve Kuveyt Türk iş birliğiyle hayata geçirilen Mihriman Sultan Gençlik Yedi İklim Kütüphanesinde bu hayalimizi gerçekleştirmiş olduk.”
35 YILLIK SOHBET HALKASI
Bugün dört katlı ahşap bir binada kapılarını açan mekan Üsküdar’ın yeni kültür sanat mekanlarının başında yer alıyor. Dört katlı mekanın giriş katında günün her saatinde açık bir kafeterya var. Burada hafta sonları özellikle üniversitelerde okuyan gençler yazarlarla buluşturuluyor. Ayrıca Yedi İklim dergisinin başlattığı ve her Cuma akşamı yazar ve okurlarının katıldığı edebi sohbetler ise artık bu mekanın üst katında devam ediyor.
BULUŞMA ADRESİMİZ OLDU
Müstakim Haksal mekanın hikayesini anlatmayı sürdürüyor: “Burada aslında 50 bin kitap var. Hummalı bir çalışmanın sonucunda ancak 40 bin kadarını bilgisayara girebildik diğerleri için çalışmalar devam ediyor. Kitaplar bundan önceki adreslerinde atıl durumda ve dağınıktı. Burada sistematik olarak katlardaki odalarda hizmete açtık. Kitaplar ağabeyim Ali Haydar Haksal’ın ve biz beş kardeşin birikimi. Aynı zamanda dedemden kalma kıymetli el yazması kitaplar var. Dedem Bingöl’de köyünde medrese açmış. Biz ise kendimizi İstanbul’da bulduk ve dededen kalma kitapları da buraya taşıdık. Aynı zamanda ağabeyimin arkadaşlarıyla birlikte Yedi İklim dergisini çıkarırken burası da derginin hem buluşma adresi oldu hem de her hafta Cuma akşamları sohbet için yazar ve okurların buluşma adresi oldu. Her zaman çok sıcak bir ortam olmuştur. Yazar da okur da birlikte mutfakta çay hazırlar birlikte aynı masada oturup hem sohbet eder hem çaylarını içer. 35 yıldır farklı kuşakların buluştuğu bir edebiyat sohbeti halkası oldu. Bugün ise o sohbet halkasını kitaplarımızla birlikte Üsküdar’daki bu yeni mekanımıza taşıdık. Gençlerimiz bir yandan kitapları tasnif etmeye devam ediyor. Üst katta ise cuma sohbetlerimiz akşamları devam ediyor. Aynı zamanda bu yıl Ramazan ayı boyunca farklı okullardaki öğrencilere iftar vermdik. Ramazan sonrasında ise bu iftar sofralarını kahvaltı sofralarına taşıdık. Hafta sonları yine farklı üniversitelerde okuyan öğrencilere hem kahvaltı veriyor hem de öğrencileri her hafta bir yazarla buluşturuyoruz. Yine aylık olarak da bu yazar ve gençleri buluşturan kahvaltılarımız var. “
Gençlerin yazarlarla buluştuğu bu mekan bir anlamda Üsküdar’da yeni kültür sanat ortamlarının oluşmasında da öncülük etti aslında. Son zamanlarda ard arda açılan yayınevleri ve kafeler bu geleneği diğer mekanlara da taşıyor