Geçtiğimiz hafta İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ile Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı iş birliği ile hayata geçirilen “İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Gençlik Başkenti 2024 Uluslararası Programı” için Şuşa’daydık. Şuşa, Azerbaycan’ın kültür başkenti. Karadağ bölgesinde dağların tepesinde kurulmuş buram buram tarih kokan şirin bir şehir. Tarihi kimliğinin yanında dokuma halı ve kilimleri de dünyaca ünlü. Havası, suyu ve tabiatı ise ayrı güzellikte. Harıbülbül isimli sadece bu bölgede yetişen çiçeği ise Şuşa’nın barış simgesi. Kültürel ve doğal güzellikleri nedeniyle bölgenin sembol şehri olarak kabul edilen Şuşa, aynı zamanda dünyaca ünlü pek çok kültür, sanat ve bilim insanının da doğup büyüdüğü topraklar. Özellikle müzik alanında haklı bir üne sahip. Kuşaklar boyu Azerbaycan’da pek çok ünlü sanatçının yetişmesine de sebep olan bu topraklarda doğup büyümüş sanatçılar arasında kimler yok ki. Doğunun ilk opera bestecisi Hüseyin Hacıbeyli mesela. Hacıbeyli, aynı zamanda Azerbaycan Milli Marşı’nın da bestecisi ve Fuzuli’nin ünlü Leyla ile Mecnun’unu ilk Türk operası olarak tarihe kaydetmiş bir büyük sanatçı.Hurşit Banu Natevan Şuşalı ünlü bir kadın şair ve yönetici. “Bülbül” olarak tanınan ünlü tenor Murtaza Mehmedov da yine bu topraklarda yetişmiş büyük ses sanatçıları arasında.
Büyük acılara şahitlik etmiş
1992 yılında Ermenistan tarafından işgal edilen Karabağ bölgesinde yaşanan büyük acılara sanat ve kültür şehri olan Şuşa da şahitlik etmiş. Bu acıyı sokaklarında gezerken daha iyi hisssediyorsunuz. Karabağ bölgesine ilk kez iki yıl önce Cumhurbaşkanları Recep Tayyip Erdoğan ve İlham Aliyev ile birlikte bir takım temel atma ve açılış törenlerine katılmak için gelmiştim. Bölge işgal altındayken Ermeni güçleri bölgeden çekilirken her yeri yakıp yıkmış taş üstünde taş bırakmamıştı. İki yıl içinde bölgeyi yeniden ayağa kaldırmak için büyük adımlar atılmış. Şuşa’nın merkezinde bir yanda işgalde zarar gören tarihi eserler ayağa kaldırılırken diğer yandan da yeni konutlar yapılmış. 32 yıldır ata toprağından uzakta olan Şuşa halkı, doğup büyüdükleri topraklara dönmeye başlamış bile. Eğitim öğretim ise önümüzdeki yıl yeniden başlayacakmış. Şuşa’ya gelenlerin ilk duraklarından birisi Çıdır Düzü. Burada Ermenistan Lideri Peşinyan sarhoş bir halde raks etmiş epey tepki çekmişti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ise Ermenistan işgalinden bu toprakları kurtardıktan sonra Çıdır Düzü’nde poz verip “Ne oldu Peşinyan?” sözleriyle zaferini ilan etmiş yine aynı tepede Cumhurbaşkanı Erdoğan ile poz vermişti. Biz de yolu Şuşa’ya düşen her ziyaretçi gibi Şuşa Kalesi’ne, Gövhar Ağa Cami’den sonra Çıdır Düzü’ne çıktık. İşgal güçleriyle Azerbaycan ordusunun en kanlı çatışmasının bu bölgede yapıldığını öğrendik ve şehitlerin ruhuna Fatiha okuyup rüzgarla selamlarımızı ilettik.
32 yıllık sürgün
Şuşa,1992 yılından 2022 yılına kadar Ermeni işgalinde tutulurken binlerce insan da evinden barkından edilmişdi. Tıpkı bugün Filistin halkının yaşadıklarını 32 yıl önce de Şuşa halkı yaşamıştı. Geçtiğimiz Mayıs ayından beri Şuşa halkı ata topraklarına yeniden dönmeye başladı. Biz de bu ailelerle tanışmak için evlerine misafir olduk. 32 yıl sonra doğup büyüdükleri topraklara dönen Şuşa halkı sevinç ve hüznü birlikte yaşıyor. Bir yanda doğup büyüdükleri topraklara dönmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirirken diğer yandan kayıplarını hatırlayıp hüzünle susuyorlar. İlk etapta 105 aile dönmüş. Yeni yapılan bu konutlarda şu an 400 civarında insan yaşıyor. Babayeva Gülbeniz Cemşitkızı oğlu ile birlikte Şuşa’ya dönen ailelerden biri. Devlet iş vermiş 24 yaşında ayrıldığı Şuşa’da yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Eşi Karabağ işgalinden kurtulan Şuşa’da yeniden yapılan konutların inşasında görevli mühendis imiş ancak tam bir yıl önce Ermeni işgalciler çekilirken döşedikleri tuzak mayınlardan birinin parlaması sonucu şehit olmuş. Bunları anlatırken gözleri doluyor, sesi titriyor. Ancak ne olursa olsun bu toprakları geri almanın gururuyla sözlerine şöyle devam ediyor: “Ağlarsam çocuğunu hiç görmeden, onları öpüp koklayamadan genç yaşta şehit olan askerlerimizin ailelerine haksızlık olur.” Kızı ise Şuşa’ya dönmek istememiş. Bunun sebebini “Çünkü kızım babasına çok düşkündü onun şehit olduğu topraklara gelmek istemedi” diye açıklıyor hüzünle.
Yeni Şuşa’yı resmetmeye karar verdim
xRövşen Bayramov ressam, eşi ise emekli öğretmen. Şuşa’dan sürgün edildiklerinde Rövşan Bayramov, 39 yaşındaymış. “Sürgünde hayalimdeki Şuşa’yı resmettim” diyen Bayramov’un odasındaki tablolarda yakılıp yıkılmadan önceki Şuşa’nın tarihi evleri, camileri var. Mayıs ayında Şuşa’ya dönen ilk ailelerden biri olarak hemen doğup büyüdüğü sokaklara koşmuş. “Ermeniler taş üstünde taş bırakmamıştı. Dönme sevinciyle hayal kırıklığını aynı anda yaşadım. Fakat şimdi de moralimi bozmadan yeni Şuşa’yı resmetmeye karar verdim” diyen Bayramov bir yandan da Şuşa’nın dağlarını resmettiği son tablosunu gösteriyor: “Şuşa’nın dağları dumanlı olur ben de dumanlı dağlarını resmediyorum.” İlhami Cafersoy kayıp dinler üzerine çalışan bir ilim adamı. Dünyadaki kayıp dillerin yanında eski toplumlar ve göçler üzerine de çalışıyor. “Artvin Şavşat halkı ile Şuşa halkı aynı topluluğun parçasıdır biliyor musunuz” diyor sohbetin başında. Yeni konutlarının bahçesinde uzun bir sohbete dalıyoruz hemen.Doğup büyüdüğü topraklara dört gün önce dönmüş. Ömrünün kalanının eşiyle burada geçirmek istediğini söylüyor.
KAYNAK: https://www.yenisafak.com/hayat/susada-hayat-yeniden-basliyor-4626380
****